Daha iyi hizmet vermek için bu websitesinde çerezler kullanıyoruz.

İçeriği ve reklamları kişiselleştirmek, sosyal medya özellikleri sunmak ve trafiği analiz etmek için çerezler kullanıyoruz. Sitemizi kullanımınızla ilgili bilgileri ayrıca sosyal medya, reklamcılık ve analiz iş ortaklarımızla paylaşabiliriz. İş ortaklarımız, bu bilgileri kendilerine sağladığınız veya hizmetlerini kullanırken topladıkları diğer bilgilerle birleştirebilir.

Çerez nedir?

Çerezler, web-sitelerinin, kullanıcıların deneyimlerini daha verimli hale getirmek amacıyla kullandığı küçük metin dosyalarıdır. Yasalara göre, bu sitenin işletilmesi için kesinlikle gerekli olan çerezleri cihazınıza yerleştirebiliyoruz. Diğer çerez türleri için sizden izin almamız gerekiyor. Bu site farklı çerez türleri kullanmaktadır. Bazı çerezler, sayfalarımızda yer alan üçüncü şahıs hizmetleri tarafından yerleştirilir. İzniniz şu alanlar için geçerlidir: web.tv

266 yıllık bilinmeyen hikaye

0 izlenme
Kategori Haber
Eklenme Tarihi
DilTürkçe
Açıklama
İstanbul’da yaşayanlar yanından geçmediyse bile mutlaka uzaktan görmüşlerdir Beyazıt Kulesi’ni.
266 yıldır İstanbul’un göbeğinde dimdik duran Beyazıt Kulesi, Galata Kulesi ve Kız Kulesi kadar öne çıkmasa da oldukça ilginç hikayelere sahip. Sizi, Erhan İdiz’in objektifinden kulenin çevresinden ve üzerinden çekilen fotoğraflar eşliğinde bu ilginç hikayelerle baş başa bırakıyoruz:
İKİ DEFA YANDI ÜÇÜNCÜ KEZ YAPILDI
Beyazıt Kulesi, yangınları gözetlemek ve haber vermek amacıyla İstanbul’un Beyazıt semtinde 1749 yılında inşa edilen 85 metre yüksekliğinde kule. Gözetleme yerine kadar çıkan merdivenler 180 basamaktan ibarettir.
Başlangıçta ahşap olarak inşa edildi. 1756’daki Cibali yangınında zarar küle döndü. 1826’da yeniden yapılan kule yeniçeri ayaklanmasında tekrar yandı. Kule üçüncü kez Sultan II.Mahmut zamanında, 1828 yılında Senekerim Balyan’ın mimarlığı altında tekrar yapıldı.
“KIZ MI OĞLAN MI?”
Köşklü adı verilen itfaiye erlerinin başlarındaki ağaya ‘bir çocuğun oldu’ demesi, İstanbul’da yangın çıktığı anlamına gelirmiş. Ağanın ‘kız mı oğlan mı?’ sorusuna verilen cevapsa İstanbul’da yangının nerede çıktığını belirtirmiş. ‘Kız çocuğu’, Anadolu Yakası, Beyoğlu ve Boğaz’ın Rumeli Yakası’nda, ‘oğlan çocuğu’ ise İstanbul Suriçi’nde yangın çıktı anlamına gelirmiş.